Wp/qxq/Kaşkai Türkleri

< Wp‎ | qxq
Wp > qxq > Kaşkai Türkleri

KAŞKAY

Kaşkai Türkleri

t çoğunluğu göçebe (il) hayatı yaşayan bir Türk aşiretinin adıdır. Kaşkay vilayeti (Vilayat-i Kaşka'i) dışında aynı eyaletin Hamse vilayetindeki ??ilat-ı hamse'den dördü, Kuh-i Geluya vilayetindeki Ağaçeri, Karagözlü v.b. ile birlikte, Kum eyaletinin Halacistan bölgesindeki Halaç Türkleri de, vaktiyle büyük Kaşkay birliğine dahil olup, aynı adı taşıyorlardı.

Kaşkay sözcüğü, köken bakımından, türlü yorumlara tabi tutulmuştur. Kaşya'ya nisbetle Kaşka'i olarak yazılmasına ve bazı Kaşkay beylerinin de bu söyleyişe uymuş olmalarına rağmen, kaçmak ("firar etmek") kökünden türetilen bu sözcüğü, Kaçkay olarak yazanlar da vardır. Avrupalı gezginler tarafından açıkça Kaşkay olarak saptanmış olduğu halde, W.Barthold bu sözcüğün W. Radloff lugatinde "alnında beyaz nişan olan at" anlamına geldiğine işaret eder.

Fars eyaletinde, yazın ve kışın göçüp-konmağa uygun çok geniş bir alan kaplayan Kaşkay Türkleri, yıllık göçlerinde, diğer komşularına göre, daha uzaklara giderler. Kışlakları Basra körfezi yakınındaki Cilahdar'a kadar uzanır; yaylakları ise, kuzeye doğru, Bahtiyari aşireti ile temasa geldikleri, Kumışa civarına kadar, 350 km.'yi geçer. Kaşkay Türklerinin göçettikleri alan, 1291 tarihinde İran hukümeti tarafından, vilayet-i Kaşka'i adı altında, ayrı bir idari bölgeye ayrılmış ve tahminen 300 yerleşim birimini içine alan 15 kazaya bölünmüştür. Yerleşik tarımcı nüfus toplamı 60-70.000 sanılan bu kazaların çoğu doğrudan-doğruya Kaşkayların yönetimi altındadır. Bu vilayet dahilindeki Kaşkayların nüfusu Curzon'a göre, 1870'te, savaş durumunda 120.000 atlı çıkaran 60.000 aileden ibaret idi. 1871-1872 yıllarındaki kıtlık felaketi sonucunda, Kaşkay nüfusunun 25.000 aileye düştüğü tahmin edilmiştir. Curzon 1889'daki gezisi sırasında bunların sayısını 10-12.000 aile olarak tahmin etmekte idi. 1894'te buradan geçen Tumanskiy 12.000 aile olduklarını Kaşkayların kendilerinden duymuş ise de, bizzat Kaşkay reisleri bunu 24.000 aile olarak göstermişlerdir. B. V. Miller'in verdiği 1906 yılına ait rakamlara göre, 35.000 aile olarak gösterilen Kaşkayların, 1914'te diğer gezginler tarafından, 55.000 aileden ibaret oldukları saptanmıştır. Bunlar aynı yılda 20.000 savaşçı çıkarmakta idiler. Birinci Dünya Savaşı sıralarında, kendileri ile savaş halinde iken yazdığı, özellikle istatistik bakımından çok noksan olduğuna şüphe bulunmayan eserinde İngiliz generali Sir Percy Sykes Kaşkayları 130.000 tahmin etmiştir. Cari örfe göre, her ailenin bir savaşçı vermesi gerekirken, bunlar 25.000 savaşçıya yetişecek kadar silah sahibi oldukları halde, sırf geçim darlığı dolayısı ile, bu devirde yalnız 5.000 atlı çıkarabilmişlerdi. Bununla birlikte 1918 yılının mayısında, İngilizlere karşı yaptıkları savaşta, savaşçı Kaşkayların sayısı, General Sykes'in tahminine göre, 8.000 atlıyı bulmuşdu. Kaşkayların gerçek sayılarına dair İran kaynaklarında kesin bir bilgi bulmak zordur. Eski tahmini rakamları tekrarlayan İran kaynakları 90 tayfa halinde 30.000 aileye yakın olarak gösterilen Kaşkayların milliyetlerini şüphe altına alacak bozgunculuktan da sakınmamaktadır. Birinci Dünya Savaşına rastlayan yıllara ait Türk kaynaklarında Kaşkay Türkleri 350.000 olarak gösterilmiştir. Aynı bilgiye göre, bunlar 40.000-50.000 atlı çıkarıyorlardı. Birinci Dünya Savaşına kadar 9.000.000’u geçtiği sanılan İran'ın nüfusu, 1930'a doğru 17.000.000 olarak gösterildiği için Kaşkayların da o oranda bir artış göstermeleri gerekir. 1953'te, İran başbakanı Muhammed Musaddık'ı Şaha karşı savunmak için 70.000 atlı çıkarmaları bu artışı gösterir.

Kaşkayların oturduğu vilayet ile doğudan sınırlanan Hamse vilayeti içindeki İlat-ı Hamse'den 4 il, yani İnanlu, Baharlu, Basıri ve Nefer Türkleri tahminen 19.500 aileden ibaret olup, kışın güneyde Bender-Abbas ve Lar ovalarına, yazın kuzeyde, Niriz havalisindeki yaylaklara göç ederler. Yaradılıştan savaşçı olan bu Türkler, savaş sırasında 3.000 atlı çıkarıyorlardı. Sykes'e göre, Birinci Dünya Savaşı sıralarında, Basra körfezi kıyılarındaki Benderabbas'tan Kirman'a ve Yezd'e giden yol, bu Türklerden Baharluların kontrolü altında idi.

Kaşkay vilayetinin batısına düşen ve kuzeyde, Bahtiyari sınırından güneyde Basra Körfezine kadar, geniş bir alanı kaplayan Küh-i Galuya vilayetindeki Ağaçeri Türklerini (2.000 aile), Memeseni nahiyesindeki Karagözlü ve diğer Türkler ile birlikte, onların batısına isabet eden Huzistan eyaletinde, Dizful ile Şuşter arasındaki, Gündüzlü aşiretini de Kaşkay birliğinden ayrılmış düşünmek olasıdır. Nihayet Kum eyaletinin 6 idari bölgesinden birini oluşturan Halacistan'daki Türkler de vaktiyle Kaşkay birliğine dahil bulunuyorlardı. 50 yıl önceki tahmine göre, 17.500 nüfus olan ve 77 köy halinde yerleşik yaşayan bu Türkler de, Hamse Türkleri gibi tarımla uğraşırlar.

Kaşkayların kökeni hakkında türlü söylenceler vardır. Bizzat kendi aralarında zamanımıza kadar devam eden bir söylenceye göre, vaktiyle Doğu Türkistan'da, Kaşgar yöresinde otururlarken, Cengiz Han tarafından Azerbaycan'a getirilmiş ve sonraları, yerleştikleri Save Halacistan'ından Fars eyaletine yayılmışlardır. Bu söylenceye dayananlar Kaşkay ile Kaşgar arasında bir ilişki aramaktadırlar. Cengiz Han zamanında Türkistan'da yaşadıklarına ve oradan, Nadir Şah tarafından, İran'a göçürüldüklerine ve iskan edildiklerine dair olan çok zayıf bir söylenceyle birlikte, Kaşkayların Anadolu'dan buraya geldikleri de söylenmektedir. Nadir Şah'a dayanan söylence, Hamse illerinden birini oluşturan Neferlerin, Nadir Şah sarayının güçlü Türk beylerinden Hacı Hüseyin Han Nefer'in reisliği altında birleşmelerinden ve ona izafetle adlanmış olmalarından türetilse gerektir. Vaktiyle buralarını merkezlerinden biri haline getirmiş olan Selçuklulara bağlı bulundukları ve onlarla birlikte bu yöreye geldikleri hakkındaki söylence gözönünde tutulursa, Kaşkayların Moğollardan çok daha evvel gelmiş olduklarına düşünülebilir. Gerçekten Kaşkayların bağlı bulunduğu söylenen Halaç Türklerinin Hindistan ve Afganistan ile birlikte İran'a yayıldıklarına dair daha X. yüzyıl müslüman kaynaklarında bilgi vardır. Anadolu'nun 16 vilayetinde birer ve Kuzey Azerbaycan'da 5 köyün Halaç adını taşıması, bu Türklerin İran ile birlikte Azerbaycan ve Anadolu'da yayılmış olduklarını göstermektedir. Azerbaycan'ın Mugan bozkırında, yani Halaç köylerinden birinin bulunduğu bölgede, XVII. yüzyılın ortalarında, Adam Olearius tarafından bir Halaç Türk topluluğuna rastlanmış olması ile, bugünkü Kaşkaylar arasında Halaç, Bayat, Afşar, İgdir, Beydili, Karabagi ve Karabahılu gibi topluluklar ile birlikte, bir de ayrıca Muganlu kabilesinin varlığı bu Türklerin Azerbaycan ile ilişkilerini göstermeğe yeter. Beydililerin, Timur seferlerini izleyerek, Suriye’den Azerbaycan'a dönen Şamlu Beydililerden bir kol olduğu sanılmaktadır. Aynı tahmin Baharlular için de uygun görülebilir. Kaşkaylar arasında iki, İnanlular arasında bir topluluk oluşturan Bayatlar, M. Fuad Köprülü'ye göre, Şam Bayatı denilen batıdan gelenler olmayıp, aslında eskiden beri İran'da yaşayan bir Türk aşiretinin ardılıdır. Kaşkaylar arasında bugünkü Türkmen kabilelerinin adlarını taşıyanlara da rastlanmaktadır. Bütün bunlardan çeşitli sülaleler devrinde, siyasi ve askeri mülahazalar ile yapılan sürgün ve göç sonucunda içlerine birçok başka Türk unsurları aldıkları anlaşılan Kaşkayların asıl ana kütlesi, yapılan tahminlere göre, bugünkü yurtlarına Moğol veya Selçuklular devrinde gelmişlerdir. Herhalde Timur fütuhatı zamanında Save, Kum, Kaşan, Çarra, Kara-Rud (=Karaç-Rud) tarafları Halaçlar ile doluydu. XIX. yüzyılın başında gezmiş olan Zayn al-Abidin Şirvani hemen bütün Fars, Irak ve Tahran taraflarını Halaçlar ile meskun bulmuş idi. Kaşkayların Halacistan'dan Fars'a geldikleri kendilerince de kabul edilmekte olduğu gibi, içlerinde bugün bile 70 ailelik bir Halaç topluluğu yaşamaktadır.

Kabile kurumunun başında bulunan reisin ilhan unvanını taşıması Kaşkayların Cengiz Han'dan geldiğine dair bir söylenceye yol açmış olabilir. Aynı unvanı Kaşkayların komşusu olan Bahtiyarilerin reisleri de bugüne kadar taşırlar. İlhanlılar devrinde bu reislerin böyle bir unvan taşıdıklarına olasılık verilemez.

Kaşkay Türkleri, ilhanlarına çok bağlı olup, merkezden atanan valilere boyun eğmezler. Bunlar vergi tahsil memurlarını da tanımadıkları için, İran hükümeti, Pehlevi hanedanına kadar, ilhan'ların yarı bağımsız egemenliklerini tanımak zorunda kalmıştır. Riza Şah Pahlavi'nin Kaşkayları doğrudan doğruya merkeze bağlamak girişimi silahlı isyanlar ile karşılanmış ve 1929-1930 yıllarında İran'ı epeyce uğraştırmıştır. Riza Şah'tan sonra yeniden yarı bağımsız hale gelen Kaşkaylar, Birinci Dünya Savaşı izleyen İran'daki son olaylarda da, kendi ilhan'ları etrafında, önemli roller oynamağa başlamışlardır.

Kaşkay ilhan'ları, ırsi olmakla birlikte, seçimlerinde soyluluktan başka, ehliyet, özellikle cesaret ve kahramanlık gibi, yetenekler de aranır. İlhan'ın yanında her kabileden bir il beyi vardır. İlhan, işlerinde bunlara danışır. Kaşkay birliğine dahil her kabilenin başında kelanter bulunur. İlhan'ın hizmetindeki ve sayıları epeyce bir yekun tutan "ameleler" hariç olmak üzere, yaklaşık 50 yıl önceki bilgiye göre, Kaşkay kabilelerinin sayısı 12 olarak kabul ediliyordu. Bunlar arasında Altıbölük 6.000, Dereşuli 5.000 ve Keşkuli 3.000 ailelik kalabalık birer topluluk oluşturmaktadırlar. Kaşkay kabile teşkilatında kelanterlerden sonra, sırası ile kethüda ve aksakallar gelir.

Büyük koyun sürüleri besleyen ve göçebe olmakla birlikte, tarımla da uğraşan Kaşkaylar, aynı zamanda, halıcılık alanında da ün kazanmışlardır. Kaşkay kadınlarının dokuduğu ve İran halılarından farklı olarak, ayrı bir Türk özelliği taşıyan ince ve zarif halılar Avrupa'da da tanınmıştır. Yerleşik hayata geçen İlat-ı Hamse Türkleri pamuk, tütün, afyon ve tahıl yetiştirmekle uğraşır ve bu ürünlerin satışından büyük kazançlar sağlarlar. Suyu bol ve verimli bir arazide yaşayan Halacistan Türkleri buğday, arpa ve darı gibi tahıllar yetiştirirler.

İkinci Dünya Savaşına rastlayan yıllarda tamamlanan büyük İran demiryolunun Kaşkay arazisini katetmesi sayesinde, bu Türklerin ekonomik durumlarında bir kalkınma gözlenmeye başlanmış ise de, İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki işgal ve onu izleyen iç kargaşalıklar bu kalkınmanın hızını azaltmıştır.

Kaşkay kadınları hür olup, erkekler ile eşit haklara sahiptirler. Ata binerler ve silah kullanırlar. Ailenin gelir ve gideri, erkeklerin müdahalesi olmadan, kadınların elinde bulunur. İri yapılı, beyaz tenli ve çoğunlukla sarışın olan Kaşkaylar cesur ve savaşçı, binicilik ve atıcılıkta maharet sahibidirler. Bu yetenekler, ilhan, il beyi, kelanter v.b. reislerin seçimlerinde de aranan özelliklerdendir.

Kaşkayların dili Güney Türkçesi gurubuna dahildir. Yüzyıllar boyunca İranlı ve Arap unsurlar ile dolu bir bölgede yaşayan Kaşkayların dilleri nisbeten az ölçüde yabancı etkisi altında kalmıştır. Bununla birlikte özellikle yerleşik hayata geçenlerin şivelerinde Farsçanın etkisi kuvvetle hissedilmeğe başlamıştır. İran hükümetinin yerleştirme siyasetinden güttüğü amaçlardan biri de Farslaştırma olduğu için bu durumun Kaşkaylar aleyhinde bir gelişme izleyeceği anlaşılmaktadır. Kaşkayların Türkleşmiş Fars oldukları hakkındaki iddialar bu gelişimin biçimini işaret etmektedir.

Kaşkaylar, Azeri ve Türkmenler ile olduğu gibi, Anadolu ile de ortak bir özellik gösteren, zengin halk edebiyatına sahiptirler. Pek yaygın olan Aşık Kerem Divanı ile Karacaoğlan'ın bazı kısımları arasındaki benzerlik özellikle dikkati çekmektedir. Yazılı edebiyat bakımından Azerbaycan'a bağlı kalmakla birlikte, Kaşkaylar Türkçenin öğretimi yasak sayılan yabancı bir bölgede, yalnız halk edebiyatları ile yetinmek zorunda kalmışlardır.